Kayıtlar

Magnolia (1999) Film İncelemesi

Resim
EXODUS 8:2 Magnolia; son zamanlarda izlediğim en uzun film olduğu halde üç saat beş dakikalık süresine rağmen hiç sıkmayan ve "Güzel film uzun olur" teorisini muhteşem bir şekilde destekleyen güzel bir filmdi.Film ilk önce Sydney, sonrasındaysa Boogie Nights filmleriyle akıllara kazınan başarılı yönetmen Paul Thomas Anderson'un baş yapıtlarından birisi ve bu yazıda da Magnolia ile Boogie Nights'ı olabildiğince karşılaştırmaya çalışacağım.Film gerek müzikleri,gerek göndermeleri,gerekse de olay örgüsü ve senaryosuyla müthiş bir filmdi yazımın ileriki kısımlarında bunların hepsine teker teker değineceğim. Kadro ve Paul Thomas Anderson evreni: Filmin kadrosu eğer öncesinde Paul Thomas Anderson'ın kariyerinin ilk dönemlerinde çekmiş olduğu meşhur uzun metraj filmlerinden birisini izlediyseniz size eminim ki tanıdık gelecektir.Bildiğiniz üzere bazı yönetmenlerin favori oyuncuları vardır.Quentin Tarantino'nun favori oyuncuları; Samuel L. Jackson,Tim Roth ve Uma Thurm

Bir ZAMANLARIN EN POPÜLER DİZİSİ THE WALKING DEAD

Resim
The Walking Dead dizisi 31 Ekim 2010 tarihinden itibaren AMC  kanalı tarafından yayınlanan zombi konulu  Amerikan dizisidir. Dizide, bilim insanları tarafından  yapılan yanlış deneyler  sonucunda dünyayı zombiler istila etmiş  ve sağ kalan insanların yaşam mücadelesi  konu alınır.    Dizi, başrolümüz Rick’in silahlı çatışmada vurulması ile hastaneye kaldırılıp gözlerini açtığında kimsenin olmadığını anlar. Koridora çıktığında önünde kanlarla yazılıolan “KAPIYI AÇMAYIN ÖLÜLER İÇERİDE” Adlı bir yazı görür. Rick hastaneden çıkar ve hala olayın ciddiliğinden habersizdir. Hastanenin bahçesine çıktığında yüzlerce ölü vücudun öylece bırakıldığını görür ve hemen eşi ve çocuğu aklına gelir. Hemen eve gider ama eşi ve çocuğu evde değildir. Hemen anıların olduğu çekmeceye bakar. Anılar yerinde değildir. Rick derin bir nefes alır ve ailesinin iyi olduğu kanısına varır (Bunu nasıl anlayabilirsin ya çok saçma bence).   Dışardan bir ses duyar ve dışarı koşar. Koştuğu sırada kafasına bir kürek darbe

KENDİSİ GİBİ OLAN ADAM SERGEN YALÇIN

Resim
   Sergen Yalçın 5 kasım 1972'de İstanbul'da doğdu.Futbola 10 yaşında Beşiktaş altyapısında başladı.Serpil Hamdi Tüzün onu uzun bir altyapı macerasından geçirdi.Sergen Yalçın eşsiz bir yetenekti.Söylenenlere göre Sergen Yalçın'ın altyapı maçlarında attığı her frikik gol olurmuş.Yani boşu yokmuş.1989'da Türkiye Genç takımlar Şampiyonluğunu kazanan Beşiktaş takımının yıldızı tabii ki de Sergen'di.Sergen Yalçın çok teknik ve yüksek oyun zekasına sahip bir oyuncuydu.Fakat bazı kötü tarafları vardı.Örneğin Sergen'in at yarışı sevdası henüz 11 yaşında başlamış.A takımla idmanlara çıkmaya başladığında yöneticiler tarafından tecrübeli oyuncu Gökhan Keskin'e emanet edilmiş.Gökhan Keskin diyor ki:''Aradan 1 hafta geçtikten sonra bir de baktım ki ben,Sergen ve Metin  oturmuş at yarışı kuponu dolduruyoruz.   Sergen Yalçın Beşiktaş A takımına çıktığında takım üst üste 2 kere Şampiyon olmuş 3. için savaşıyordu.Sergen son 6 haftadaki 6 maça da ilk 11'de başlad

Wall Street (1987) Film İncelemesi

Resim
 Benden çaldığın iki saatimi geri ver! Michael Douglas ve Charlie Sheen'in başrollerini paylaştığı ; "Natural Born Killers","Born On The Fourth Of July" filmleri ile tanıdığımız Oliver Stone'un yönetmenliğini yaptığı Wall Street son zamanlarda izlediğim filmlerden en kötüsüydü.Wall Street:Bud Fox adındaki zengin olma hayalleri kuran genç bir brokerin Gordon Gekko adındaki zengin bir " Corporate Raider " ile tanışmasını ve Gekko'nun yaptığı türlü pisliklere Bud'ı da alet ederek Bud'ın hayatını mahvetmesini anlatan günümüze pek de uyum sağlayamamış bir filmdir.Filmin konusu açıkçası yabancı isimler ve terimler kullanıldığında karışık gelebiliyor ama aslında çok aşırı basit ve klişe bir konusu var. Eğer "21" filmini izlediyseniz iki filmi birbirine çokça benzetebilirsiniz. Filmi fazla yermek istemiyorum çünkü filmi benim dışımda seven bir sürü insan var ve kendilerine hak veriyorum çünkü bu film aslında "Dan Lok" ve &qu

ÇOCUK YASASI

Resim
  ' Çocuk Yasası'  kitabını yakın bir tarihte okudum. Kitap alışverişi yaparken birden karşıma çıkan bu romanın beni bu denli etkileyeceğini bilmiyordum. Zaten hayatımızın en değerli anıları veyahut olayları, spontane gelişen olaylar değil midir? Sırf merakımı gidermek için almış olduğum bu kitap hayat hakkında olan fikirlerimi değiştirdi diyebilirim. Bu kitabın yazarı olan Ian McEwan, bildiğim bir yazar değildi açıkçası ama beni hayal kırıklığına uğratmadı.     Kitabın ana karakterlerinden birisi olan Fiona Maye, Londra'da Yüksek Divan Aile Hukuku Daire'sinin en başarılı ve tanınmış bir hakimidir. Başarılı ve iyi bir hayatı olmasına rağmen Fiona'nın da her insanın sahip olduğu gibi sıkıntıları vardır. Kocası Jack onu genç bir kadınla aldatmıştır ve evi terk etmiştir. İngiltere'nin kasvetli havası artık Fiona'nın evini de sarmıştır. Her ne kadar işinde ve hayatında başarılı olsa da aile denen kurumda istediğini elde edememiştir. İşte Fiona'nın bu sıkıntı